Şile’de Arıtma Sızıntı Suyu Tesisi Açılışında Konuşan İmamoğlu: “İnsana, Doğaya Değer Vermeyen Yöneticiler, Geleceğimizi Yok Ediyorlar”

Haber: OKTAY YILDIRIM Kamera: ADEM KARABAYIR

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki İSTAÇ, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise ikinci büyük kapasiteli bir arıtma sızıntı suyu tesisini, 11 ay gibi rekor bir sürede tamamladı. Şile Kömürcüoda Çöp Sızıntı Suyu Arıtma Tesisi açılışında konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İnsana, doğaya değer vermeyen, uzmanların uyarılarını dikkate almayan yönetim anlayışı ölüm getiriyor, felaket getiriyor. Doğayı, sadece kendilerine ait bir kazanç kapısı gibi görenler, sadece gösterişli projelerle, özellikle de rant getiren projelerle ilgileniyorlar. Sadece seçim sonrası süreçleri hesaba katıyorlar. ‘Seçimi kazanalım. Seçimi kazandıktan sonra biz işimize bakalım’ diyenler ne yapıyorlar? Aslında geleceğimizi yok ediyorlar” dedi.

İSTAÇ, kapasite fazlası çöp sızıntı suyunun, yaklaşık 25 yıldır kara tankerleri ile Şile’deki tesisten diğer arıtma tesislerine taşınması uygulamasına son verdi. Şile Kömürcüoda Çöp Sızıntı Suyu Arıtma Tesisi’nin kapasitesi, 2.000 m3/günden 4.000 m3/güne çıkarıldı. 11 ay gibi rekor bir sürede tamamlanan Şile Karakiraz Mahallesi’ndeki Kömürcüoda Çöp Sızıntı Suyu Arıtma Tesisi’nin açılışı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP Şile Belediye Başkan adayı Özgür Kabadayı’nın katılımlarıyla gerçekleştirildi. Açılış töreninde, İmamoğlu ve İSTAÇ Genel Müdürü Ziya Gökmen Togay birer konuşma yaptı. Konuşmasında, tesisin yapılış sürecinin detaylarını paylaşan İmamoğlu, şunları söyledi:

“ASLINDA GÖREVİ İHMAL ANLAŞIYIDIR: Buradaki çöp sızıntı suyu meselesi, önemli bir mesele. Etkisi sadece burada değil, buranın yakın çevresinde değil, -ne ilgisi var, diyeceksiniz- ta Tuzla’ya kadar uzayan bir çevre etkisi söz konusu. ve bu çöp sızıntı suyu meselesinin hem Silivri’de hem burada çözüme kavuşmasında, bizim dönemde atılan adımlarla sonuçlanması, gerçekten düşünmeye değer bir konudur. Yani bu kadar önemli bir çevre etkisi olan çöp sızıntı suyu meselesini düşünmeyen ya da buna dönük hızlı bir adım atmayan yönetim anlayışı, aslında görevini ihmal anlayışıdır.

ÇEVRE FACİALARINDAN SONRA YÖNETİCİ BULAMADIĞIMIZI GÖRÜYORUZ: Çevre duyarlılığını yitirmiş yönetimlerin nesiller boyu sürecek çok acı kayıplara yol açıyor. Bu vesileyle, bunu ülkemizin dört bir yanında gördüğümüzü ve çevre facialarından sonra ne yazık ki, mercekle arasak, sorumlu yönetici bulamadığımızı da görüyoruz. Çok acı bir durum. Özellikle insana, doğaya değer vermeyen, uzmanların uyarılarını dikkate almayan yönetim anlayışı ölüm getiriyor, felaket getiriyor. Doğayı, sadece kendilerine ait bir kazanç kapısı gibi görenler, sadece gösterişli projelerle, özellikle de rant getiren projelerle ilgileniyorlar. Sadece seçim sonrası süreçleri hesaba katıyorlar. ‘Seçimi kazanalım. Seçimi kazandıktan sonra biz işimize bakalım’ diyenler ne yapıyorlar? Aslında geleceğimizi yok ediyorlar. Ben, son günlerde sahada gözü yaşlı insanların, Erzincan İliç’teki meseleyi benimle paylaşmalarının duygusallığı içerisindeyim. Bizim insanımız o kadar değerli ki; bazen tahmin edemeyeceğiniz noktada, tahmin edemeyeceğiniz duyarlılıkta insanlarla karşılaşıyorsunuz. Örneğin; dün Esenler’de, semt pazarında 4-5 teyzemizin gözü nemli nemli İliç’i sormasından bunu anlıyorum. ya da birkaç gün önce Bağcılar’da ya da Beykoz’da, farklı coğrafyaların insanları.

HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ DAVRANANLAR VE BUNUN SORUMLULUĞUNU ÜSTLENMEYENLER: Geleceğin sıkıntısını, korkusunu, endişesini ilk hissedenler; kadınlar, anneler. Onların o gözü yaşlı halleriyle bunu dile getirmeleri, benim içimi bir yönetici olarak, çok derinden burkmuştur. Hiçbir şey olmamış gibi davrananlar ve bunun sorumluluğunu üstlenmeyenler, bu sürece dair açık ve net konuşmayıp ortadan kaybolanlar, sadece seçim sürecine dair seçmeni tehdit edenler, o gözü yaşlı, gözü nemli annelerimizin hakkı, hukuku adına, bu sandıkta milletimizden hak ettiği cevabı alacak, dersi alacaktır diye düşünüyorum. 31 Mart’ı, milletimizin bu anlamda iple çektiğini düşünüyorum. Buradan şunu ifade etmek isterim: Biz, asla onlardan olmadık, onlardan değiliz ve olmayacağız. İstanbul, 2019’dan bu yana, çok yüksek bir çevreci hassasiyetle yönetiliyor. Çevre yatırımlarına, tam 945 milyon dolar bütçe ayırarak, İstanbul’u çevre felaketlerine karşı güçlendirdik; güçlendirmeye devam ediyoruz. Avrupa’nın en büyük atık yakma ve enerji üretim tesisini açtık. ve özellikle yeni açtığımız 4 tesisle birlikte, İstanbul’un çöpten elektrik üretim kapasitesini tam 3 katına çıkardık sadece 4,5 yılda.

BİZİ DİNLEYEN VATANDAŞLARIMIZIN ŞAŞIRMAYACAĞI GİBİ: Avrupa yakasında açmış olduğumuz atık yakma tesisinin aynı kapasitede olanını ve yine yılda 1 milyon ton çöp yakacak olan, 85 megavat elektrik üretecek kapasiteye sahip, 1,5 milyon ton karbon emisyonu azaltımı olacak olan böylesi faydalı bir tesisin her aşamasını bitirdik. Özellikle bizi dinleyen vatandaşlarımızın şaşırmayacağı gibi, ülkemizin yatırım planına alınmasını bekleyen bu projemiz, 2024 yatırım planına alınmadı. Yani İstanbul’da çöp yığını oluşmasını değil, çöpten enerji üretme tesisini hızlıca başlatıp bitirme hedefinde olduğumuz, kredisini hazırladığımız, ihaleye hazır olan bir tesisin yatırım planına alınmaması, yine görüyorsunuz ki, az önce çevre felaketi oluştuğunda ortadan kayboldukları gibi, Ekrem İmamoğlu’ndan ya da İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetiminden faydalı bir iş geldiğinde, yine ortadan kayboluyorlar. Az önce o söylediğim sandık dersi, onları öyle bir silkeleyip kendine getirecek ki, milleti için takır tukur bunları imzalamak zorunda kalacaklar. Hem tehdidin karşılığındaki cevabı alacaklar hem de kalan sürelerinde millet ve memleket lehine, hükümet olarak yapması gerekenleri yapmak zorunda kalacaklar. Onun için herkesin oyu çok değerli.

BAZILARI ÇOKÇA SORUYOR, ‘İMAMOĞLU NE YAPTI Kİ’ DİYE: Bu dönemde kazandırdığımız birkaç çevre projesini sizlere hatırlatmak isterim. Seymen Çöp Suyu Arıtma Tesisi. Haliç’teki Dip Çamuru Tarama ve Susuzlaştırma Tesisi. Kaynağında ayrı toplanan organik atıklardan enerji ve kompost üreten Biyometanizasyon Tesisi. Yenikapı Biyolojik Arıtma Tesisi. Beykoz Riva İleri Biyolojik Arıtma Su Arıtma Tesisi. Baltalimanı Biyolojik Arıtma Tesisi. Başakşehir Katı Atık Aktarma İstasyonu. Eyüpsultan Hasdal Katı Atık Aktarma İstasyonu. ve bugün de Kömürcüoda Çöp Sızıntı Suyu Arıtma Tesisi’nin sizlerle birlikte açılışını yapıyoruz. Hani bazıları çokça soruyor, ‘İmamoğlu ne yaptı ki’ diye. Yaptıklarımızı yok saymaya kalkıyorlar. Onlara tavsiyem; sadece hayata geçirdiğimiz projelerimizi bile oturup saysalar, göreceksiniz kendileri bile, -eğer vicdanları var ise- bu tarz iddiaları ortaya koyanların kendileri bile üzülecekler söylediklerine. Bunlara baksınlar, öyle çıksınlar karşımıza. Biz, İstanbul’un tarihinde hiç görülmediği kadar, bu kadar kısa zamanda, çok büyük işler yaptık. Bizim özellikle 5 yıla yakın zaman dilimi içinde yaptıklarımızı, geçtiğimiz 20-25 yıllarıyla kıyaslamalarını da açıkçası önemli bir veri olarak kabul ediyorum.

ÇEVREYE ZARAR VERECEK HİÇBİR YATIRIMI YAPMADIK: Tabi bizim yaptığımız kadar, yapmadıklarımızın da önemli olduğunu ifade etmek isterim. Çünkü biz, 5 yıla yakın bu sürede, çevreye zarar verecek hiçbir yatırımı yapmadık. Bilim insanlarının, uzmanların, halkın onay vermediği hiçbir işe imza atmadık. Bizim çevreyi korumak için yaptıklarımız, gerçekten saymakla bitmez. Aramızdaki fark; insana, doğaya, şehre, vatanına değer verenle, paradan başka hiçbir şeye değer tanımayanlar arasındaki farktır. Bizim icraat hızımızla yarışamayacaklarını anlayanlar, yaptıklarımızı küçültmek için, ‘İmamoğlu bizim başlattığımız projeleri tamamlıyor’ diyerek, sözüm ona projelerimizi küçük görmeye gayret ediyorlar. Tabii ki tamamladığımız projeler vardır. Tamamlayacağız da. Bunda hiçbir tuhaflık yok. Ama acaba başlattıkları projeleri, biz ne safhada aldık? veya nasıl o projeleri bitirdik? Hangi aşamada, projeler niçin durdu? İşin bu boyutuyla ilgili hiç sesleri çıkmıyor. Örneğin; geçen sene açılışını yaptığımız Silivri Seymen Çöp Sızıntı Arıtma Suyu Tesisi projesi, bizden önceki dönemde başlatılmış bir projeydi. Sözleşmeye göre, 32 ay içerisinde bitirilmesi gereken bir projeydi. Fakat biz göreve geldiğimizde, sözleşme süresinin yarısı bitmiş olmasına rağmen, ne kadar yapılmıştı işin biliyor musunuz? Yüzde 1’i yapılmıştı.

HIZLI HIZLI, SORGUSUZ, SUALSİZ, BAZEN USULSÜZ, BAZEN EKSİKLERİYLE, BOLCA İHALE YAPTILAR: İktidar kanadının “Biz başlattık” dediği birçok projeyi, çok düşük ilerleme yüzdeleriyle aldık. ‘Yüzde 3’ü, 4’ü ben yaptım’ demek, oraya bir konteyner koymak ya da şantiyeyi kurmak anlamına geliyor. Evet, şunu yaptılar: Hızlı hızlı, sorgusuz, sualsiz, bazen usulsüz, bazen eksikleriyle, bolca ihale yaptılar. Bu doğru. Ama biz öyle yapmadık. Biz bu süreçte ihaleleri de öyle yapmıyoruz. Sadece sürenin yüzde 50’si geçmiş, yüzde 1’i yapılmış bir işin, bizden önceki devraldığımız dönemden bize bırakılan projelerde tamamıyla gördüğümüz bir durum olduğunu ifade etmek isterim. İnanın metroda da böyle, altyapı yatırımlarında da böyle. Niye biliyor musunuz? Çünkü onlar için projenin uzaması, iyidir. Uzadıkça, birilerine yeni ve bir kısım kazançlar sağlanır. Bunlar, işlerine böyle bakıyorlar. ve ne yazık ki her işe bu şekilde baktıkları için, biraz daha ranta, paraya duyarlı bir halleri var. Bizim ise, insanımıza ve çevreye duyarlı bir halimiz var. Aramızdaki fark bu. Onlar sadece bir kişiye saygı duymakla her şeyi yeterli görüyorlar; biz ise, kocaman milletimize saygı duyma konusunda duyarlı davranıyoruz. Bugün hizmete açtığımız Şile Kömürcüoda Çöp Sızıntı Suyu Arıtma Tesisi, insana ve çevreye duyarlılığımızın değerli bir sonucudur.

NE O BİR KİŞİ NE DE DİĞERLERİ, PAZARLARA GİDEMEZLER, AMA BİZ, PAZARDAN ÇIKMAYIZ: Seçime kısa bir süre kala hem şantiye ziyaretleri hem açılışlar gerçekleştiriyoruz ve vatandaşlarımızla buluşuyoruz. Ne o bir kişi ne de diğerleri, pazarlara gidemezler, ama biz, pazardan çıkmayız. Vatandaşımızla buluşur, hesap da veririz. Önerilerini de dinleriz. Şeffaflığımızın gösterisi olarak, onlarla yürekli buluşmalarımızı yaparız. Ama en güzeli ne biliyor musunuz? Her gün şantiyeleri ziyaret ediyorum. Görünen, görünmeyen birkaç şantiyeyi gururla geziyorum. Hemen hemen her gün de bir açılış yapıyoruz; katıldığım ya da katılamadığım. ve seçime doğru giderken. Bu, müthiş bir şey. ve biz, daha dün, bu şehrin 3 aylık, 6 aylık, 1 yıllık, 5 yıllık bütçesini konuştuk. Bütçesi üzerinden tasarımlarımızı, yatırımlarımızı konuştuk. Biz ise, 2019 seçimlerinde, 23 Haziran seçimlerine giderken, 15 gün öncesinde hesaba parayı yatırıp, o ay sonu gelmesi gereken parayı, 15 gün önce hesaba yatırıp, seçimi kaybedeceğiz korkusundan ‘Parayı istediklerimize bir an önce dağıtalım’ endişesine düşen bir yönetimden süreci devraldık. Biz, kamu kurumuyuz. Kamucuyuz, halkçı belediyeyiz. Halkını düşünen ve halkının kurumunu yönettiğini bilen kişileriz. Bu ahlaktan da asla vazgeçmeyeceğiz.

EKİP ARKADAŞLARINA, ‘BUYRUĞUMU YERİNE GETİRİN’ DİYEN DEĞİL: Her günümüz seçim heyecanıyla geçmeli. Her arkadaşımdan, bizi seven her insanımızdan, sürece en doğruyu, en iyiyi, en dürüstü, en şeffafı, en başarılıyı, en becerikliyi, en çalışkanı, ekibiyle birlikte seçmelerini tavsiye ediyorum. Milletine had bildiren değil, milletine talimat veren değil, ekip arkadaşlarına, ‘Buyruğumu yerine getirin’ diyen değil… Ekip arkadaşlarıyla, ortak akılla bir arada çalışmayı bilen kişileri seçin. Bir kişiye değil, milletine sorumlu olduğunu bilen insanları seçmenizi çok önemli bulduğumu ifade etmek isterim. Bu bağlamda biz, İstanbul İttifakı’nın, bu şehirde yaşayan her insanın temsilcisi olarak, göreve talibiz. ve bu manada, sadece siyasi parti olarak, partimin bireylerini, fertlerini göreve çağırmıyorum. Onlarla elbette koşacağız. Ama ben, bütün İstanbul halkını bu sürecin bir gönüllüsü olmaya, birlikte iş üretmeye, birlikte çalışmaya davet ediyorum. Hep birlikte başaracağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Çünkü biz, bu şehrin çocuklarını, gençlerini, kadınlarını, geleceğini düşünüyoruz. Biz, bu şehrin çevresini, doğasını, denizini, havasını, suyunu düşünüyoruz. Biz, bu şehrin tarihini, mirasını geleceğe emanet edilmesi gereken değerlerini; biz bu şehrin maneviyatını; biz bu şehrin inançlarını; biz bu şehrin her insanını, her etnik kökenini düşünüyoruz. Bu bakımdan güçlü bir yolculuk yürüdüğümüzü bilmenizi isterim. Elbette ki, halkımızın da takdiriyle, İstanbul’u güzel ve mutlu bir geleceğe daha hızlı ve daha güçlü adımlarla taşıyacağız. Hedefleri büyüterek, hepimiz için, hep birlikte yürüyeceğiz. Birliğimizi bozmadan, ‘Tam yol ileri’ diyerek yürüyeceğiz. Yolumuz açık olsun.

TOGAY: “TÜRKİYE’NİN VE AVRUPA’NIN EN BÜYÜK KAPASİTELİ, DÜNYANIN İSE İKİNCİ BÜYÜK KAPASİTELİ  BİR ARITMA SIZINTI SUYU TESİSİNİ, 11 AY GİBİ REKOR BİR SÜREDE TAMAMLAMANIN GURURUNU YAŞIYORUZ”

İSTAÇ Genel Müdürü Togay da özetle şu bilgileri paylaştı:

“Bugün burada, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük kapasiteli, dünyanın ise ikinci büyük kapasiteli bir arıtma sızıntı suyu tesisini, 11 ay gibi rekor bir sürede tamamlamanın gururunu yaşıyoruz. Atık bertarafından oluşan çöp sızıntı suyu, normal evsel atık suya oranla, 55 kat daha zehirli bir içerik arz ediyor. O yüzden, bu suyun zamanında ve yerinde çevreye zarar vermeden arıtılması, çok büyük önem taşıyor. 2019 yılında, İstanbul’un fiili çöp sızıntı suyu arıtma kapasitesi, 4.000 bin metreküptü. Bugün hizmete aldığımız tesisimizle beraber, bu rakam 3 katına çıkarak, 12 bin metre küpe ulaşıyor. Bu kapasite, İstanbul’un 2050 yılına kadar bu konudaki ihtiyacını karşılayacaktır. Bugün İstanbul’da, günde 18 bin ton evsel atık ortaya çıkıyor. ve bunun 5.500 tonunu, katma değeri yüksek teknolojilerle geri dönüştürüyoruz ve elektriğe, enerjiye dönüştürüyoruz. Geri kalan kısmını ise, Avrupa ve Asya’da bulunan iki depolama alanımızda, çevreye zarar vermeyecek şekilde bertaraf ediyoruz.” Konuşmaların ardından kesilen kurdele ile tesis resmen İstanbul’un hizmetine girmiş oldu. İmamoğlu ve beraberindeki heyet, açılış sonrasında tesiste incelemelerde bulundu.

“TUZLA’NIN KOKU SORUNUNU ŞİLE GİDERECEK”

İBB iştiraki İSTAÇ A.Ş., Şile Kömürcüoda Çöp Sızıntı Suyu Arıtma Tesisi’nin temelini 29 Mart 2023’te attı. Tuzla’da kronik hale gelen koku sorununu da ortadan kaldıracak 31 metrekarelik alan üzerine kurulu tesis, 11 ayda tamamlandı. Membran Biyo Reaktör (MBR) + Nano Filtrasyon (NF) prosesi ile çalışan tesis; evsel atıkların depolanması sonucu oluşan, kirlilik yükü oldukça yüksek çöp sızıntı suyunu arıtacak. İstanbul’da, 7 bini Anadolu yakasında, 12 bin tonu da Avrupa yakasında olmak üzere, günde toplam 18 bin ton evsel atık oluştuğu hesaplandı. Mevcut arıtma tesisi, 2009 yılında 1.200 m3/gün kapasite ile devreye alınmıştı. 2012 ve 2019 yılında kapasite artışı yapılarak, tesis kapasitesi 1.700 ve 2.000 m3/güne çıkarılmıştı. 11 ay gibi rekor bir sürede devreye alınan yeni tesis ile birlikte, günlük arıtma kapasitesi, 4.000 m3/güne çıkarılmış oldu.

“KAPASİTE FAZLASI ÇÖP SIZINTI SUYU, 25 YILDIR KARA TANKERLERİ İLE DİĞER TESİSLERE TAŞINIYORDU”

Tesiste, “İleri Seviye Membran Teknolojisi” kullanılarak, “Alıcı Ortam” deşarj standartlarına uygun arıtım yapılacak. Kömürcüoda Çöp Sızıntı Suyu Arıtma Tesisi, Silivri’deki Seymen Sızıntısuyu Arıtma Tesisi ile birlikte, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük çöp sızıntı suyu arıtma tesisi olarak hizmet verecek. Mevcut durumda, sahada oluşan kapasite fazlası sızıntı suyu, herhangi bir çevresel riske sebebiyet vermemesi adına, yaklaşık 25 yıldır kara tankerleri ile diğer arıtma tesislerine taşınmaktaydı. Bu tesis ile ekonomik tasarruf yanında, yerinde çözüm de sağlanmış olacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir