Toygun ATİLLA
Geçen yıldı…
Kabine değişikliği henüz yeni yaşanmış, emniyetteki kadrolarda yeni atamalar yapılmıştı.
Bir anda manşetleri Ayhan Bora Kaplan ve suç çetesine dair haberler kapladı.
Manşetler havada uçuşuyor, suç organizasyonun yakalanma anlarına ait fotoğraf çarşaf çarşaf yayınlanıyor, videolar ortalıkta dolaşıyordu.
Serde polis muhabirliği var…
Ne zamanki, gazeteciler böylesine kolay görüntülere, bilgiye ulaşırsa ardında bir çapanoğlu ararım.
Ne yalan söyleyeyim, PR faaliyetinin ötesinde, bir kamuoyu şekillendirmesi bir operasyon içerisinden operasyon olabileceği hissiyatına kapılmıştım.
Açıkçası, “Ayhan Bora Kaplan ve suç organizasyonunun” başka bir operasyona manivela olduğunu düşünmüştüm.
Haberler fazla abartılı, kamuoyuna sunulan bilgiler, gizli olması gereken bir soruşturma için haddinden fazlaydı.
Ben bu filmi Ergenekon kumpası operasyonlarında FETÖ’cülerden görmüştüm!
PD ekibi olarak bu haberlere mesafeli durduk. İzledik.
Bir anda Ankara Emniyeti’nde atama, açığa alma haberleri gelmeye başladı.
Hah dedim kendi kendime…
Operasyon içinde operasyonun ilk ayağı başladı.
Alan temizleniyordu.
Tıpkı FETÖ operasyonlarında olduğu gibi…
Size bir çete, mafya, suç organizasyonu sunulursa ve bu ballandıra ballandıra anlatılırsa artık “şüphe” bile duyamaz hale gelirsiniz.
Şüphelerinizi içinizden bile seslendiremezsiniz.
Burada da taktik oydu sanki…
Made in Turkey yapımı senaristleri, yapımcıları oyuncuları ve figüranları belli bir politik aksiyon filminin başlangıcıydı.
Ama ben bu filmi izlemiştim.
Gazeteciler hem toplumun hem de çalıştıkları kurumun hafızasıdır. Hafıza böyle durumlarda devreye girer, gerektiği yerlerde alarm verir.
Neyse, biz mevzumuza dönelim…
Politik aksiyon gerilim filmimiz devam ederken bir anda oyun bozuldu.
Kod adı M7 ortaya çıktı, kumpasın izi belirdi.
Kod adı: M7 namı diğer Serdar Sertçelik
Ayhan Bora Kaplan’ın ikinci adamı.
Önce tutuklanıyor, ardından 17 sayfalık ifade veriyor. Gizli tanık oluyor.
Elektronik kelepçe ile serbest bırakılıyor, vuruluyor.
Elektronik kelepçeli olmasına rağmen yurt dışına kaçıyor.
Politik aksiyon gerilim filmimizin gerçekleri bundan sonra ortaya dökülmeye başlıyor.
Heyecan artıyor.
Kod adı M7 yani Serdar Sertçelik, ifşalarına yurt dışından başladı.
“Eski Adalet Bakanları Bekir Bozdağ, Abdülhamit Gül, milletvekili Mücahit Aslan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ve Sadık Soylu olmak üzere bu kişilerle ilgili şablon oluşturulacak. Gizli tanık olarak ifademe bu isimleri eklememi istediler”
Kod adı M7’nin iddiaları sadece sözde değildi, yurt dışında bulunduğu sırada kendisini arayan Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Şubesi’ndeki bir müdürle telefon konuşması kayıtları da elindeydi.
Bunları da yayınladı.
“Herkes katil uşak” derken filmimizin rengi değişmişti.
“Katil” “Katiller” bizzat operasyonu yönetenlerdi.
Başta söyledim.
Ayhan Bora Kaplan ve suç örgütü bahaneydi, manivela olarak kullanılmıştı.
Operasyon içinde operasyon vardı.
Emniyet içinde önce mıntıka temizliği yapılmış sonra da siyasi hedeflere yönelmişti.
Bu film burada biter mi?
Bence en heyecanlı kısmı daha yeni başlıyor.
TO BE CONTINUED…
patronlardunyasi.com